Bir kişiyi mirasçı atamaksızın belirli bir malı bu kişiye ölüme bağlı tasarruf ile bırakılmışsa buna belirli mal vasiyeti denilir. Miras bırakanın yaptığı tasarruf mirasçı atama niteliğinde değil sadece onun terekesi içinde belirli bir malvarlığını bir kişiye kazandırmasına belirli mal vasiyeti denir. Bu şekilde hak kazandırılanlara vasiyet alacaklısı denir.
TMK – MADDE 517. – Miras bırakan, bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir.
Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, bir iradın bağlanmasının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükletilmesi suretiyle de olabilir.
Birinci fıkrada tanım, ikinci fıkrada ise türlerinden bahseder. Mirasbırakan mirasçı atanana da terekeden mal varlığı menfaati bırakabilir. Vasiyet alacaklısı, bu kişi olur ve şahsi bir alacak hakkına sahip olur. Vasiyet yapıldıktan sonra miras açıldığında vasiyet alacaklısı vasiyet edilen şeyin mülkiyetinin kendisine devrini talep etmesi konusunda bir alacak hakkına sahiptir.
Bırakılan belirli mal terekede bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar borçtan kurtulurlar.
Belirli mal vasiyeti alacaklısı miras açıldığında bunun mülkiyetini hemen kazanmaz. Vasiyet edilen şeyin mülkiyetini talep hakkı doğar. Örneğin, arabanın mülkiyetini hemen kazanmaz mirasçılar devir etmezse talep hakkı vardır. Mirasçılara karşı şahsi bir talep hakkı söz konusudur. Örneğin X plakalı araba vasiyet edildiğiyse ve bu da tereke de değilse yani başkası bunu kullanıyorsa bu kişiye karşı dava açılamaz. Vasiyeti yerine getirmesi için mirasçıya karşı açılır.
Bunun istisnası hayat sigortasıdır. Hayat sigortası varsa doğrudan sigorta şirketine başvurulabilir. Dava açma ehliyeti burada vardır. Alt vasiyet varsa vasiyeti yerine getirme borçlusu üst vasiyet alacaklısı konumunda olacaktır.
Vasiyet alacağı miras açılınca temlik edilebilir. Miras açılmadan temlik edilmesi mümkün değildir. Bir kimse öldüğünde mirasçı olmadıysa yasal mirasçısı bu durumda alt mirasçılara verilecek parayı ödemek durumunda kalacaktır. Miras bırakan bir kimse lehine mal vasiyetinde bulunduktan sonra onun bir başka vasiyeti ifa ile yükümlü kılabilir. Buna alt vasiyet denir. Vasiyeti ifa borcu mirasçıların borcudur.
Vasiyet alacağı mirasın açılmasıyla doğar. Muaccel olması için ise mirasın reddi süresinin geçmesi gerekir. Mirasın açılmasıyla da muaccel olur.
Üst vasiyet alacağı muaccel olunca alt vasiyet alacağı da muaccel olur. On yıllık süre içinde talep edilmezse bu durumda o mal yasal mirasçılara kalır. Buradaki on yıllık sürenin başlangıcı muacceliyet anından itibarendir.
Vasiyet edilen şeyden meydana gelen hasarlar ve semereler vasiyet alacaklısına ait olacaktır. Burada vasiyet edilen şey, miras açıldığında ne halde ise o haliyle vasiyet alacaklısına teslim edilmelidir. Bu andan sonraki hasar ve yarar vasiyet alacaklısına aittir. Misli bir eşya söz konusu ise ve vasiyetin konusu mal tereke de yoksa bunun dışardan tedarik edilmesi gerekir. Eğer misli olmayan bir eşya ise bu durumda yükümlülükten kurtulurlar. Çünkü vasiyet geçersiz hale gelir.
Vasiyet edilen şeyin bedeli saklı pay mirasçılarının saklı payını ihlal ediyorsa vasiyet alacaklısına karşı tenkis davası açılabilir. Aynı şekilde üst vasiyet alacaklısının da aynı oranda alt vasiyet borcunun tenkisini isteme hakkı vardır.
Av. Naim GÖZMEN